Diyabet (şeker hastalığı), insülinin vücutta bulunmaması veya görev yapamaması nedeniyle kan şekerinin yüksekliği sistematik bir hastalıktır. Bütün vucudun damalarını, özellikle küçük ve orta çaplı damarları etkiler. Ömür boyu süren bir hastalık olduğundan, yıllar içinde çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Diyabetten en çok etkilenen organlar, küçük damarlardan zengin olan göz, böbrek ve beyindir. Diyabette gözün bütün bölümleri etkilenir. Görme kaybının nedeni ise, retina (ağsı tabaka) damarlarda ortaya çıkan değişikliklerdir. Bu durum "diyabetik retinopati" olarak tanımlanır
Kimlerde Görülür ?
Gerek Tip (İnsüline), gerekse Tip II (İnsülinden bağımsız) diyabette hastalığın süresi ne kadar uzunsa, kan şekerinde düzensizlikler ne kadar fazla ise, göz damarları o ölçüde hasar görür. On yıldır Tip l diyabeti olan her 100 kişinin 70-90'ında retinopati bulguları vardır. Tip ll diyabette retinopati daha geç başlar ve daha hafif seyreder. On beş yıldır Tip ll diyabeti olan 100 kişinin 60'ında retinopati mevcuttur.
Diyabetik Retinopatinin Seyri Nasıldır ?
Diyabetik Retinopati'nin çeşitli evreleri vardır. Başlangıçta küçük damarlarda değişiklikler meydana gelir. Bu değişikliklerin neticesinde retinada kanamalar başlar, damarlar sızması gereken maddeleri damar dışına sızdırır, bu sızıntı retinada sıvı toplanmasına (ödem) yol açar. Ayrıca küçük damarlarda tıkanıklıklar olur, tıkanan damarlar dokulara gerekli oksijeni ve besini götüremez. Sonuç olarak yeni damarlar ortaya çıkar, ancak oluşan yeni damarlar anormal yapıda olduğundan kolayca kanar, şiddetli göz içi kanamalarına ve görme kaybına yol açarlar.
Diyabetik Retinopatiyi Önlemek Mümkün mü ?
Dünya genelinde her diyabetik hastanın 2'sinde körlük gelişmektedir; bu oran gelişmekte olan ülkelerde daha yüksektir. Tüm dünyada 120 milyon diyabet hastası vardır ve 2.5 milyon kişi diyabet nedeniyle görmesini yitirmiştir. Diyabetik retinopatiyi tedavi etmekte esas amaç, yeni damarların oluşmasını engellemek, böylece hastanın ilerde görmesini tamamen kaybetmesini önlemektir. Tüm hastalıklarda olduğu gibi tedaviye erken başlandığında, hastalığı başlangıç aşamasında durdurmak mümkün olmaktadır.
Diyabetik Retinopati Nasıl Teşhis Edilir ?
Diyabet teşhisi konan hastalar, hiçbir şikayeti olmasa dahil her yıl göz muayenesi olmalıdır. Damla ile göz bebeği genişletilir, göz dibi retinopati açısından ayrıntılı olarak incelenir. Diyabetik retinopati başladığı tespit edildiğinde, takip muayeneleri daha sık yapılır. Gerektiğinde ön kol damarından ilaç vererek göz dibinin fotoğrafı çekilir. Bu işlem retina anjiografisi (fundus floresein anjiografi-FFA) olarak adlandırılır
Nasıl Tedavi Edilir ?
Muayene ve anjiografi bulgularına göre tedavi gerektiğine karar verildiğinde laser tedavisine başlanır. Diyabetik retinopatinin ilaçla tedavisi mümkün değildir
Laser Nedir ? Göze Zarar Verir mi ?
Laser, belli dalga boyunda, yüksek enerjili ışıktır, gözün değişik hastalıklarında farklı laserler uygulanmaktadır. Diyabette kullanım amacı, beslenmeden yoksun retina alanlarına laser yaparak, ileride görmeyi bozabilecek anormal yeni damarların gelişmesini engellemektir. Laser tedavisinde hedef, görmeyi arttırmak değildir; amaç retinopatinin ilerlemedini durdurmak, hastanın ilerde görmesinin tamamen kaybetmesini yani kör olmasını önlemektir
Laser Kesin Tedavi Sağlar mı ?
Hasar çok ileri devrede doktora başvurulduğunda, laser etkisiz olmaktadır. Göz içinde büyük miktarda kanama olduğunda, tek seçenek vitrektomi ameliyatıdır. Ancak hastalığın çok ileri evrelerinde başvuran hastalarda, yapılan tüm müdahalelere rağmen görmeyi düzeltmek ve korumak her zaman mümkün olamamaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi tedaviye erken başlanması önemlidir.